Dünya çapında askeri uzmanlar, jeopolitik risklerin zirveye çıktığı ve büyük ölçekli savaşların artık sanıldığından daha yakın olduğu konusunda uyarıyor. Tek bir yanlış hesap, küresel bir felaketi tetikleyebilir.
Bu yıl, dünyanın nefesini tutarak izlediği iki gerilim bölgesi çatışmaya dönüştü. Mayıs ayında Hindistan-Pakistan sınırında füzeler havalandı, Haziran'da ise İsrail, İran'ın nükleer programı nedeniyle savaş açtı. Bu gelişmeler, İkinci Dünya Savaşı'nın bitiminin 80. yıl dönümüne girilirken, göz ardı edilen bir gerçeği tekrar gün yüzüne çıkardı: Büyük ölçekli bir savaş sanıldığından daha yakın olabilir. Otonom silahlar ve insansız hava araçları gibi yıkıcı teknolojiler, durumu daha da istikrarsızlaştırıyor.
Askeri istihbarat raporları ve jeopolitik uzmanların görüşleri, önümüzdeki beş yıl içinde tırmanma potansiyeli taşıyan beş kritik bölgeyi işaret ediyor. Tıpkı Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinde olduğu gibi, bu noktalar da tek bir yanlış anlama veya kaza sonucu büyük çaplı bir çatışmaya sahne olabilir.
Nükleer komşular: Hindistan ve Pakistan
1947'den bu yana devam eden sınır anlaşmazlıkları, özellikle de Keşmir sorunu, iki nükleer gücü karşı karşıya getiriyor. Her iki ülkenin de nükleer silahlara sahip olması, olası bir çatışmanın sadece milyonlarca can kaybına yol açmakla kalmayıp, küresel bir "nükleer kış" etkisi yaratabileceği endişesini doğuruyor. Uzmanlar, iki ülkenin acil iç sorunlara odaklanmasının büyük ölçekli bir savaşı şimdilik engellediğini belirtse de, son çatışmalar gerilimin ne kadar hızlı tırmanabileceğini gösterdi.
En korkulan senaryo: Çin ve Tayvan
Çin lideri Şi Cinping'in Tayvan'ı "anavatanla birleştirme" hedefi, dünyanın en büyük jeopolitik risklerinden biri olarak görülüyor. Tayvan'a yönelik olası bir Çin işgali, ABD ile Çin arasında doğrudan bir savaşa yol açabilir ve bölgedeki ittifakları tamamen yeniden şekillendirebilir. Çin ordusunun Tayvan'ı işgal edebilecek kapasiteye ulaşma talimatı aldığı iddia edilse de, uzmanlar, ordu içindeki yolsuzluklar ve savaş tecrübesi eksikliğinin Şi'nin güvenini sınırladığını düşünüyor.
NATO için sınav: Baltık ülkeleri ve Rusya
Litvanya, Letonya ve Estonya'yı kapsayan Baltık coğrafyası, Rusya için NATO'nun en küçük üyeleri üzerinden ittifakı test etme fırsatı sunabilir. Rusya'nın "hibrit savaş" taktikleri, NATO'nun ortak savunma maddesi olan 5. maddeyi tetiklememek için tasarlanmış küçük çaplı saldırıları içerebilir. Herhangi bir saldırı, NATO'nun güvenilirliğini doğrudan sınayacaktır. Rusya'nın Ukrayna'da verdiği ağır kayıplar, yeni bir cephe açmasını zorlaştırsa da, Moskova'nın eski nüfuz alanını yeniden kurma arzusu, bu bölgedeki riski canlı tutuyor.
Himalayalar'da gerilim: Hindistan ve Çin
Dünyanın en kalabalık iki ülkesi olan Hindistan ve Çin arasındaki sınır anlaşmazlığı, sürekli bir gerilim kaynağı olmaya devam ediyor. Himalayalar'da yaşanan çatışmalar, devasa orduları karşı karşıya getirme potansiyeli taşıyor. 2020'de yaşanan çatışmada onlarca askerin hayatını kaybetmesi, bölgenin ne kadar patlamaya hazır olduğunu gösterdi. Ekonomik baskılar her iki ülkeyi de savaştan uzak tutsa da, iletişim kanallarının ve güvenlik mekanizmalarının eksikliği, ani tırmanış riskini artırıyor.
Bitmeyen savaş: Kore Yarımadası
1953'ten beri teknik olarak savaş halinde olan Kuzey ve Güney Kore arasındaki gerilim, Kuzey Kore'nin nükleer silahları nedeniyle daha da tehlikeli bir boyut kazanıyor. Kuzey Kore'nin nükleer kapasitesi, rejim için bir güvence niteliği taşısa da, herhangi bir zayıflık algısı karşısında ciddi bir tırmanma yaşanabilir. Güney Kore'nin kendi nükleer programını geliştirme yönündeki kamuoyu eğilimi de bölgedeki istikrarı tehdit ediyor.
Her an patlamaya hazır 5 kritik bölge...Dünya çapında askeri uzmanlar, jeopolitik risklerin zirveye çıktığı ve büyük ölçekli savaşların artık sanıldığından daha yakın olduğu konusunda uyarıyor. Tek bir yanlış hesap, küresel bir felaketi tetikleyebilir.
