Aileler gözyaşında birleşti, yaralıların durumu umut veriyor
Minneapolis’teki Annunciation Katolik Okulu ve Kilisesi’nde 27 Ağustos sabahı yaşanan saldırı, yalnızca iki çocuğun ölümü ve onlarca yaralıyla değil, aynı zamanda Amerika’da yıllardır süren silah erişimi tartışmalarıyla da gündeme oturdu.
23 yaşındaki eski öğrenci Robin Westman, saldırıyı tüfek, pompalı tüfek ve tabanca ile gerçekleştirdi. Yetkililer, bu silahların tamamen yasal yollardan satın alındığını açıkladı. Federal yasalar, silah alımında sabıka kaydı kontrolü yaparken kapsamlı bir ruh sağlığı muayenesi şart koşmuyor. Uzmanlara göre, Westman’ın geçmişte ruhsal sorunlar yaşadığına dair işaretlere rağmen silah sahibi olabilmesi bu boşluğu gözler önüne serdi.
Manifestodan çıkan çelişkiler
Saldırıdan saatler önce YouTube’a yüklenen videolar ve el yazısıyla tuttuğu defterler, Westman’ın derin kimlik bunalımını ortaya koydu. Manifestoda, “trans olmaktan yoruldum, keşke kendimi beyin yıkamasaydım” ifadelerini kullandı. Bir başka sayfada ise “kadın olmadığımı biliyorum ama erkek gibi de hissetmiyorum” diye yazdı.
Defterlerde yalnızca kimlik çatışmaları değil, şiddet fantezileri de yer aldı. Westman, çocukları hedef aldığını açıkça yazdı ve Sandy Hook katliamını övdü. Silah şarjörlerinde “Kill Donald Trump”, “RIP & Tear” ve Rusça “Я террорист” (ben teröristim) gibi mesajlar bulundu.
Ailelerin travması ve toplumsal yas
Saldırı, Minneapolis’te aileleri derin bir acıya sürükledi. Katledilen iki çocuğun aileleri gözyaşları içinde konuşarak “Onlar sadece dua ediyordu” dedi. Okul ve kilise çevresinde binlerce kişinin katıldığı mumlu nöbetler düzenlendi. Din görevlileri ve öğretmenler, çocuklara güven duygusu aşılamaya çalışırken, aileler kayıplarını kabullenmekte zorlanıyor.
Yaralıların son durumu
Olayda toplam 17 kişi yaralandı. Bunların 14’ü çocuk, 3’ü yaşlı. Polis ve hastane yetkililerine göre, en az 6 yaralı kritik durumda olsa da doktorlar tümünün hayatta kalmasını beklediklerini açıkladı. Bir kısmı ameliyat sonrası taburcu edilmeye başlandı.
Şimdi ne olacak?
Toplumun aklındaki soru bu: şimdi ne olacak?
Minneapolis yönetimi, ailelere destek için bir yardım fonu oluşturdu.
Okul güvenliği yeniden gündeme geldi; girişlere silahlı güvenlik ve metal dedektör gibi önlemler tartışılıyor.
Eyalet ve federal düzeyde siyasetçiler, silah alımlarına zorunlu ruh sağlığı kontrolü getirilmesi gerektiğini yüksek sesle dile getiriyor.
Kilise çevresinde düzenlenen anmalarda, “bunlar bizim çocuklarımızdı, unutmamalıyız” çağrısı yapıldı.
Saldırı, Amerikan toplumunu yeniden şu soruyla yüz yüze getirdi: Silah taşıma özgürlüğü mü, yoksa çocukların güvenliği mi?
Okul saldırısı silah tartışmasını yeniden alevlendirdi... Katilin manifestosu ve kimlik çatışması gün yüzüne çıktı
