Fransa’da başlayan ve kısa sürede uluslararası boyut kazanan büyük tenis şike soruşturması, alt seviye turnuvalarda yıllardır süren organize bir yapıyı gün yüzüne çıkardı. Üçü aktif oyuncu olmak üzere yedi kişinin gözaltına alındığı dosyada, zanlıların 2018–2024 yılları arasında farklı turnuvalarda kasıtlı olarak set veya maç kaybettikleri, bazı oyuncuların ise kendilerine yapılan tekliflerle sisteme sonradan dahil edildiği öne sürülüyor.
Soruşturma dosyasına göre ilk temas çoğunlukla maddi zorluk yaşayan oyuncular üzerinden kuruluyordu. Başlangıçta 500 euro civarında olan tekliflerin, oyuncunun tepkisine göre 5 bin euroya kadar yükseldiği ifade ediliyor. Oyuncuların bazıları teklifleri reddederken, bazıları zamanla kabullendi ve bu durum bahis piyasalarında anormal hareketlilik yaratınca şüpheler arttı.
Avrupa’daki farklı turnuvalarda defalarca tekrar eden şüpheli sonuçlar, yetkilileri uluslararası bir ekip kurmaya yöneltti. İncelemelerde maç videoları, bahis verileri ve finansal transferler birleştirildi; böylece aracıların, hesap sahiplerinin ve oyuncuların birbirine bağlı bir yapının parçası olduğu tespit edildi.
Soruşturmanın diğer ayağında ise bu ağı yöneten, oyuncularla irtibat kuran ve kazançları farklı hesaplar üzerinden dolaştırarak gizleyen kişiler yer alıyor. Bunların bazıları Bulgaristan ve Romanya’da faaliyet gösteren bağlantılı gruplarla ilişkilendirildi. Fransa, Romanya, Bulgaristan ve İspanya’da düzenlenen eş zamanlı operasyonlarda çok sayıda dijital materyal, bahis kayıtları ve mali takip verisi incelenmek üzere toplandı.
Yetkililer, davanın yalnızca birkaç oyuncunun hızlı kazanç arayışından ibaret olmadığını, aksine alt seviye tenis turnuvalarında yıllardır süren yapısal bir sorunun yüzeye çıktığını belirtiyor. Düşük kazançlı oyuncuların kolayca manipüle edilebildiği, denetim mekanizmalarının yetersiz olduğu ve bahis piyasalarının bu zaaflardan yararlandığı ifade ediliyor.
Soruşturmanın önümüzdeki haftalarda yeni gözaltılar ve ek suçlamalarla genişlemesi bekleniyor. Tenis dünyası ise hem sporcuların korunması hem de rekabetin adil kalması için daha güçlü denetim mekanizmalarının kurulması gerektiği konusunda giderek daha yüksek sesle uyarıyor.
Bu gelişmeler, sporun yalnızca en üst seviyede değil, görünmez katmanlarında da şeffaflık ve sıkı denetimin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.