Berlin’de iki gün süren temasların ardından Ukrayna savaşı için yürütülen diplomasi yeni bir eşiğe yaklaştı. ABD Başkanı Donald Trump, Oval Ofis’te yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yürüttüğü görüşmelerin Ukrayna’da barış anlaşmasını “hiç olmadığı kadar yaklaştırdığını” söyledi. Trump, Avrupalı liderlerle “uzun ve çok iyi” görüşmeler yaptığını belirterek, Avrupa desteğinin “çok güçlü” seviyede olduğunu vurguladı.
Trump, açıklamasında Ukrayna’ya olası bir güvenlik garantisi üzerinde de çalıştıklarını kaydederek, “Avrupa bunun büyük bir parçası olacak” dedi. Buna rağmen, Trump yönetimi güvenlik garantisinin kapsamına, nasıl işleyeceğine ve ABD’nin hangi düzeyde bağlayıcı bir rol üstleneceğine dair ayrıntı paylaşmadı.
Berlin’deki görüşmelere ev sahipliği yapan Almanya Başbakanı Friedrich Merz, ABD’nin hem Avrupa hem de ABD tarafından sağlanacak “kayda değer düzeyde hukuki ve maddi güvenlik garantileri” için siyasi ve hukuki taahhütte bulunduğunu söyledi. Merz, bunun daha önce görülmemiş ölçüde “uzak menzilli ve somut” bir ilerleme olduğunu savundu.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ise Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff ile Trump’ın damadı Jared Kushner’ın, Berlin görüşmelerinde Kiev’in pozisyonunu “açık biçimde anladığını” belirtti. Witkoff ve Kushner’ın Berlin’de Zelenskiy ve Avrupalı liderlerle akşam yemeğine katıldığı bildirildi.
Ancak Zelenskiy, barış planının en kritik başlığı olan toprak konusundaki anlaşmazlığın sürdüğünü kabul etti. Ukrayna lideri, “Bu aşamada pozisyonlarımız farklı… Toprak konusu acı verici, çünkü Rusya istediğini istiyor” diyerek, Kiev’in özellikle Donbas bölgesinde toprak tavizi baskısına karşı direncini sürdürdü.
ABD’li yetkililer ise Berlin’de, NATO’nun 5’inci maddesine benzer bir güvenlik çerçevesi ve Rusya’nın olası yeni saldırılarını caydıracak “güçlü güvenlik önlemleri” üzerine taslakların konuşulduğunu ileri sürdü. Yine ABD tarafı, teklif edilen güvenlik garantilerinin “sonsuz süre masada kalmayacağını” dile getirirken, bunun ne anlama geldiğini açıklamadı.
Avrupalı liderlerin değerlendirmelerine göre, Ukrayna için Avrupa öncülüğünde “çok uluslu” bir barış gücü üzerinde çalışılıyor. Bu gücün ABD desteğiyle hareket etmesi, Washington’ın ise bir ateşkes izleme mekanizmasına liderlik ederek olası ihlallerde “erken uyarı” sağlaması ve gerektiğinde yanıt verilmesini koordine etmesi seçenekler arasında.
Öte yandan Moskova, Ukrayna ve Avrupa’nın barış planına dâhil olmasına karşı çıktığını daha önce duyurmuştu. Rusya, özellikle güvenlik garantilerinin kendi taleplerini yansıtması gerektiğini savunuyor. Ayrıca Rusya, ateşkes için Ukrayna’nın Donetsk bölgesinden çekilmesini şart koşarken, Kiev’in bölgenin yaklaşık üçte birinde kontrolü sürdürdüğü belirtiliyor.
ABD tarafı ayrıca, Zelenskiy ile Donbas’ta bir “ekonomik serbest bölge” fikrinin de konuşulduğunu, Putin’in taleplerine karşı Kiev’e “düşündürücü” öneriler sunulduğunu aktardı. Ukrayna’nın yeniden inşası için “refah paketi” başlığıyla temasların yapıldığı, bazı görüşmelerde varlık yönetim şirketi BlackRock’tan bir ekibin de yer aldığı ifade edildi.
Trump yönetimi, ateşkese yıl bitmeden ulaşmayı hedefliyor. Ancak sahadaki tablo, Moskova’nın toprak talepleri, güvenlik garantilerinin bağlayıcılığı ve uygulanabilir bir izleme/ihlal mekanizmasının nasıl kurulacağı gibi başlıklarda, önümüzdeki günlerin belirleyici olacağını gösteriyor.