NASA’nın öncülüğünde hazırlanan kapsamlı çalışma, Dünya yörüngesindeki uydu sayısının son yıllarda olağanüstü bir hızla arttığını ve bu artışın uzay gözlemlerini doğrudan tehdit eden yeni bir soruna dönüştüğünü gösteriyor. Araştırma, önümüzdeki on yıl içinde pek çok teleskopun görüntülerinin yüzde 95’ten fazlasında “uydu izi” olarak bilinen parlak çizgilerin görülebileceğini ortaya koyuyor.
Hubble Uzay Teleskobu’nun kayıtlarında şimdiden tespit edilen bu izler, bir gözlem sırasında adeta kadrajı kesen parlak bir çizgi gibi beliriyor. Bu durum yalnızca görüntü kalitesini düşürmekle kalmıyor, aynı zamanda nadir astronomik olayların incelenmesini de engelleyebiliyor.
Araştırmanın başyazarı NASA bilimcisi Alejandro S. Borlaff, bir galaksinin gözlemi sırasında yaşanabilecek ani bir yıldız patlamasının büyük bir keşif fırsatı sunduğunu hatırlatarak, tam bu anda bir uydunun görüntüyü kesmesi halinde verinin geri döndürülemez biçimde kaybolduğunu söylüyor.
Yörüngedeki uydu sayısı tarihte görülmemiş düzeyde
Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’nin verilerine göre, 1 Aralık itibarıyla Dünya yörüngesinde 10 binden fazla aktif uydu bulunuyor. Bunlardan 7.800’den fazlası SpaceX tarafından işletilen Starlink iletişim uyduları.
Borlaff, son dört yılda fırlatılan uydu sayısının, önceki yetmiş yılda uzaya gönderilen toplam uydu sayısını geçtiğini belirtiyor. Uluslararası Telekomünikasyon Birliği ise yakın gelecekte binlerce yeni uydunun daha fırlatılmasının planlandığını bildirdi.
Bu durum, bilimsel kurumlarda ciddi bir kaygıya yol açıyor. Çünkü uydu yoğunluğu yalnızca uzay teleskoplarını değil, yeryüzündeki teleskopları da etkiliyor. Amerikan Astronomi Topluluğu, düşük yörüngedeki uydu sayısının hem çarpışma riskini artırdığını hem de teleskop görüntülerinde kalıcı izler bıraktığını vurguluyor.
Yeni nesil teleskoplar fırlatılmadan tehdit altında
Araştırma, yalnızca Hubble’ın değil, NASA’nın bu yıl fırlatılan SPHEREx teleskopunun, Avrupa Uzay Ajansı’nın ARRAKIHS misyonunun ve Çin’in Xuntian teleskobunun da benzer risklerle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Bu görevlerin bazılarında bozulmuş görüntü oranının yüzde 96’ya ulaşabileceği hesaplanıyor.
Bu oran, bilimsel gözlem kapasitesinin neredeyse tamamen işlevsiz kalabileceği anlamına geliyor. Özellikle geniş alan gökyüzü taramaları yapan teleskoplarda birikmiş uydu izleri, görüntüleri bilimsel açıdan kullanılamaz hale getirebiliyor.
Çözüm arayışları ve düzenleme talebi
Uzmanlar, uydu sayısındaki hızlı artışın uzun vadede yörünge güvenliğini bile tehlikeye atabileceğini belirtiyor. Uluslararası Telekomünikasyon Birliği, daha sıkı uluslararası düzenlemeler yapılması çağrısı yaparken, astronomi toplulukları da federal kurumlar ve uydu şirketleriyle işbirliği içinde etkileri azaltacak teknik önlemler geliştirmeye çalışıyor.
SpaceX, daha önce güneş ışığı yansımalarını düşürmek için koyu kaplama, güneşlik ve yörünge ayarlama yöntemlerini test ettiğini açıklamıştı. Ancak bilim insanlarına göre mevcut önlemler hızla büyüyen uydu filosunun bilançosunu karşılamaya yetmiyor.
Gökbilimciler, insanlığın uzay gözlem kabiliyetinin korunabilmesi için hızla kapsamlı uluslararası çözümlere ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor. Bu uyarı, bilimin evreni anlama çabasında giderek daralan bir pencerenin açılmaya devam etmesi için yapılıyor.