Bir kadın yıllarca nedenini bilmediği yorgunluk, ağrı, uykusuzluk ve beyin sisiyle yaşadı. Sabah işe ya da çocuğunu okula bıraktıktan sonra tekrar yatağa dönüyordu. Kendini depresyonda hissetmiyordu ama “berbat” hissediyordu.
Gittiği doktordan antidepresan reçetesi aldı. Terapiye gitmesine, hayatında ağır bir travma olmamasına rağmen, “Belki de sorun bendedir” diyerek ilacı kullanmaya başladı.
Yıllar sonra yapılan değerlendirmede asıl sorunun perimenopoz olduğu anlaşıldı. Düşük doz östrojen içeren hormon tedavisi başlandı. Yaklaşık iki hafta içinde uykusu düzeldi, yorgunluğu azaldı, zihni daha net çalışmaya başladı. Uzmanlar, bu hikayenin tekil olmadığını, binlerce kadının benzer süreçten geçtiğini belirtiyor.
Antidepresanlar sorunu gizliyor, nedeni çözmüyor
Uzmanlar, menopoz ya da perimenopoz dönemindeki kadınların üçte birinden fazlasına Zoloft, Prozac, Wellbutrin gibi antidepresanların yazıldığını, bu yıllarda antidepresan kullanımının neredeyse iki katına çıktığını aktarıyor.
Bu ilaçlar kaygı, uykusuzluk, sinirlilik ve ağrı gibi belirtileri bir miktar hafifletebiliyor. Ancak uzmanlara göre asıl sorun şu: Antidepresanlar hormon dengesizliğini düzeltmiyor, sadece tablonun üzerini örtüyor. Bazı kadınlarda kilo alımı, cinsel istekte azalma ve duygusal donukluk gibi yan etkiler tabloyu daha da zorlaştırıyor.
Bilimsel kılavuzlarda ise menopoz ve perimenopoz belirtilerinde en etkili yöntemin hormon tedavisi olduğu, uygun kadınlarda bunun birinci seçenek olarak değerlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Yine de birçok muayene odasında ilk öneri antidepresan oluyor, hormon tedavisi çoğu zaman en sona bırakılıyor.
Menopoz eğitimi tıp fakültelerinde çok sınırlı
Bu durumun arka planında eğitim eksikliği var. Kadın sağlığı alanında çalışan uzmanlar, tıp fakültelerinde ve uzmanlık eğitimlerinde menopoz konusunun yüzeysel geçtiğini söylüyor.
Kadın hastalıkları ve doğum eğitim programlarını yönetenlerle yapılan bir araştırmada, programların üçte birinden azında menopoz ve perimenopoz için düzenli, sistemli eğitim olduğu görülüyor.
Sonuçta, 40’lı yaşlarındaki bir kadın uykusuzluk, kalp çarpıntısı, sıcak basması, sinirlilik ve beyin sisiyle doktora gittiğinde, tablo çoğu zaman “stres” ya da depresyon olarak yorumlanıyor. Menopoz olasılığı yeterince düşünülmüyor, hormon tedavisi konuşulmadan antidepresan reçete edilebiliyor.
Uzmanlar, “Bu kadınlar akıl sağlığını kaybetmiş değil, hormonları dalgalanıyor” diyerek tabloyu özetliyor ve perimenopozda hormon tedavisinin mutlaka ilk seçenekler arasında yer alması gerektiğini vurguluyor.
WHI ve FDA uyarılarının uzun gölgesi
Uzmanlar, östrojen korkusunun kökeninde 2002 tarihli Kadın Sağlığı Girişimi çalışmasının, kısaca WHI (Kadın Sağlığı Girişimi) sonuçlarının bulunduğunu hatırlatıyor. O dönem açıklanan veriler, menopoz sonrası dönemde hormon tedavisi alan bazı kadınlarda meme kanseri, kalp krizi ve inme riskinde artış olabileceğini göstermişti.
Daha sonra yapılan ayrıntılı analizlerde, risk artışının daha çok ileri yaşta ve menopoza girdikten uzun yıllar sonra tedaviye başlayan kadınlarda belirgin olduğu ortaya kondu. Buna rağmen, kamuoyuna ilk verilen sert mesaj akıllarda kaldı.
WHI’nin ardından hormon tedavisi kullanımı dramatik biçimde düştü. Uzmanlar bugün, uygun yaş aralığında, doğru doz ve süreyle başlanan hormon tedavisinin hem güvenli hem de etkili olduğuna dikkat çekiyor. Buna karşın, eski korku klinik pratiği hâlâ gölgeliyor.
Bu tartışmanın bir ayağı da FDA (ABD Gıda ve İlaç Dairesi) uyarıları. Östrojen içeren menopoz ilaçlarının kutularında meme kanseri, kalp damar hastalığı, inme ve muhtemel demans riskini vurgulayan sert uyarılar yer alıyor. Ayrıca bu ilaçların kalp damar hastalığını ya da bunamayı önleme amaçlı kullanılmaması gerektiği yazıyor.
Son dönemde, menopoz alanında çalışan uzmanlar FDA’ye bu uyarıların güncellenmesi çağrısı yaptı. Gerekçe, uyarıların 20 yıl önceki verilere dayanması ve bugünkü bilgiyle birçok kadın için gereksiz korku yaratması. Uzmanlara göre bu uyarılar hem doktorları hormon tedavisinden uzaklaştırıyor hem de kadınların daha baştan tedaviyi reddetmesine yol açıyor.
Yasalar ve eğitimlerde sessiz değişim
Menopozda yanlış ve eksik tedavi tartışması, artık politika alanına da taşmış durumda. ABD’de üç eyalet, menopoz ve perimenopoz bakımı konusunda yasa çıkardı. Bu yasalar, bazı sağlık çalışanları için menopoz alanında zorunlu eğitim şartı getiriyor ve bazı sigorta şirketlerine menopoz tedavilerini poliçelere dahil etme zorunluluğu yüklüyor.
Yaklaşık her dört eyaletten birinde, menopoz bakımı ve eğitimiyle ilgili yeni yasa teklifleri gündemde. Menopoz alanında çalışan uzman dernekler ise milyonlarca dolarlık eğitim programlarıyla on binlerce sağlık çalışanına güncel bilgi vermeyi hedefliyor.
Uzmanlar, bu adımların sahaya tam olarak yansımasının zaman alacağını belirtiyor. Bu nedenle, kadınların kendi bedenleri ve hakları hakkında bilgi sahibi olması, en az tedavinin kendisi kadar önemli görülüyor.
Perimenopozda kadınlar ne yapmalı
Uzmanların perimenopoz ve menopoz dönemine giren kadınlara öne çıkardığı başlıca öneriler şöyle:
Menopoz ve perimenopoz konusunda özel eğitim almış bir sağlık profesyoneli bulmaya çalışın.
Belirtiler 35 yaş civarında başlayabileceği için bu dönemi erken düşünün, randevuya gitmeden önce güvenilir kaynaklardan temel bilgileri okuyun.
Doktorla görüşmede, hormon tedavisi seçeneğini açıkça sorun, yalnızca antidepresan öneriliyorsa nedenini öğrenin.
İlaç tedavisini beslenme, hareket, uyku düzeni gibi yaşam tarzı değişiklikleriyle destekleyin.
Diğer kadınlarla konuşun, deneyim paylaşın, iyi uzmanlara ve doğru bilgiye birlikte ulaşmaya çalışın.
Uzmanlara göre, kadınlar ne kadar erken ve ne kadar çok bilgi sahibi olursa, menopoz ve perimenopoz dönemi o kadar yönetilebilir hale geliyor. Bu da hem sağlık sisteminin hem de tıp eğitiminin kadınlara bakışını değiştirebilecek uzun bir sürecin kapısını aralıyor.