GLP-1 (glukagon benzeri peptid-1) grubu ilaçların kullanımı, son yıllarda diyabet tedavisinin dışına taşarak kilo verme amacıyla dünya çapında hızla arttı. Ozempic, Mounjaro, Wegovy, Saxenda ve Trulicity gibi markalar, hem kilo kaybı hem de iştah kontrolü üzerindeki etkileriyle popülerleşti. Ancak Avustralya’da yayımlanan yeni uyarılar, bu ilaçların intihar eğilimi ve doğum kontrol haplarının etkinliği üzerinde beklenmedik etkileri olabileceğine işaret ediyor.
Bu ilaçlar kan şekerini düşürüp mide boşalmasını yavaşlatarak ve iştahı azaltarak etki gösteriyor. En sık görülen yan etkiler bulantı, kusma, ishal, hazımsızlık ve karın ağrısı olarak tanımlanıyor ve çoğu vakada hafif seyredip zamanla azalıyor. Yine de son aylarda, kilo verdirici etkileri kadar psikiyatrik ve üreme sağlığı üzerindeki olası sonuçları da uluslararası tıp camiasının gündemine girmiş durumda.
TGA intihar eğilimi uyarısı yaptı
Avustralya Terapötik Ürünler İdaresi (TGA), bu hafta GLP-1 ilaçlarıyla ilgili güncel bir güvenlik uyarısı yayımlayarak, bu ilaçları kullanan bazı hastalarda intihar düşünceleri ve davranışlarında artış bildirildiğini duyurdu. Kurum, doktorların ve hastaların ruh hali değişikliklerini yakından takip etmesi gerektiğini vurguluyor.
Kasım 2025’e kadar olan 12 aylık dönemde, GLP-1 tedavisi sırasında intihar düşüncesiyle ilişkili 20 vaka bildirildiği kaydediliyor. 2024’te yayımlanan bir çalışma, GLP-1 ilaçlarının intihar davranışı riskini yüzde 100’ün üzerinde artırabileceğine işaret etmişti. Buna ek olarak, Dünya Sağlık Örgütü verilerinin analiz edildiği bazı incelemelerde semaglutide ile intihar düşüncesi arasında ilişki bulunabildiği belirtiliyor.
Buna karşın, yine 2024’te yayımlanan geniş kapsamlı başka bir analizde 1,8 milyon hastanın verisi değerlendirilmiş ve GLP-1 kullananlarda yeni başlayan intihar düşüncesi riskinde artış olmadığı, hatta bazı gruplarda daha düşük olabileceği sonucuna varılmıştı. Bilimsel çalışmalar arasındaki bu çelişki, düzenleyici kurumların “temkinli olalım ama kesin hüküm vermeyelim” yaklaşımını güçlendiriyor.
Uzmanlara göre, kilo verme sürecinin kendisi, obeziteyle ilişkili damgalanma, kronik hastalıklarla yaşamanın psikolojik etkileri ve kişinin kendi beden algısı da intihar düşüncesi açısından başlı başına risk faktörü. Bu nedenle, bildirilen vakalarda “ilaç etkisi” ile “zaten var olan psikososyal yük” arasındaki ayrımı yapmak kısa vadede kolay görünmüyor.
Doğum kontrol hapları ile etkileşim: tirzepatide öne çıkıyor
GLP-1 ilaçlarına dair bir diğer tartışma başlığı, doğum kontrol haplarıyla olası etkileşim. Özellikle tirzepatide (Mounjaro) ve bazı yeni formülasyonlarda, oral kontraseptiflerin içerdiği hormonların emiliminin azalabileceğine dair bulgular artıyor.
Doğum kontrol hapları, yumurtlamayı baskılayan ve servikal mukusu kalınlaştıran hormonlar içeriyor. Bu hormonlar kana yeterli düzeyde geçmediğinde, gebeliği önleyici etkinlik azalabiliyor ve istenmeyen gebelik riski yükselebiliyor. GLP-1 ilaçları ise mide boşalmasını yavaşlatarak ağızdan alınan ilaçların emilim sürecini değiştirebiliyor.
2015 tarihli bir çalışmada semaglutide için belirgin bir etkileşim saptanmamıştı. Ancak 2025’te yayımlanan ve tirzepatide ile oral semaglutide’i de kapsayan daha yeni çalışmalar, doğum kontrol hapı hormon düzeylerinde anlamlı düşüşler olabileceğini ortaya koydu. Bu bulgular, özellikle kilo vermek amacıyla GLP-1 tedavisine başlayan ve aynı zamanda gebelikten korunmak isteyen kadınlar için yeni bir tartışma yarattı.
Kadın doğum uzmanları, rahim içi araç (RİA) ve deri altı implant gibi mide-bağırsak sistemine bağlı olmayan yöntemlerin, bu tür etkileşim riskini taşımadığına dikkat çekiyor. Hormonlar doğrudan rahim içine ya da deri altına verildiği için, mide ve bağırsak üzerinden geçen ilaçlar bu sistemleri etkilemiyor.
Depresyon, ruh hali değişikliği ve yakın takip ihtiyacı
TGA, GLP-1 kullanan hastalara ve hekimlere yönelik uyarısında ruh sağlığı izlemini öne çıkarıyor. Yeni başlayan ya da kötüleşen depresyon, intihar düşünceleri, huzursuzluk, ani ruh hali dalgalanmaları, uyku düzeninde bozulma gibi belirtilerin ciddiye alınması ve vakit kaybetmeden doktora bildirilmesi isteniyor.
Psikiyatri uzmanları ise, geçmişinde depresyon, bipolar bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu veya intihar girişimi bulunan hastalarda GLP-1 tedavisine başlanmadan önce ayrıntılı değerlendirme yapılmasını öneriyor. Bazı hekimler, bu gruptaki hastalarda tedavi süresince daha sık kontroller, yakın aile takibi ve gerekirse ek psikolojik destek planlanması gerektiğini belirtiyor.
Özellikle hızlı kilo kaybı, sosyal çevreden gelen baskılar, sosyal medyada “mucize ilaç” söylemleri ve kişinin kendi bedeniyle kurduğu yeni ilişki, ruh hali üzerinde karmaşık etkiler yaratabiliyor. Bu nedenle uzmanlar, kilo verme hedefine odaklanırken ruhsal iyilik halinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguluyor.
GLP-1 kullanan kadınlara doğum kontrol uyarıları
Tirzepatide ile birlikte oral kontraseptif kullanan kadınlar için, ulusal ve uluslararası kılavuzlarda giderek daha net uyarılar yer almaya başladı. Bu uyarılarda, özellikle tedavinin başladığı dönem ve doz artırımlarının yapıldığı haftaların kritik olduğunun altı çiziliyor.
Bu çerçevede, kadınlara şu öneriler öne çıkıyor:
Mümkünse RİA veya deri altı implant gibi oral olmayan bir doğum kontrol yöntemine geçilmesi
Oral hap kullanılmaya devam edilecekse, tedaviye başlanan ilk dört hafta boyunca ve her doz artışında ek bir bariyer yönteminin (kondom gibi) kullanılması
Adet düzensizliği, lekelenme, göğüs hassasiyeti gibi beklenmedik değişikliklerde kadın doğum uzmanına başvurulması
Planlanmamış gebelik şüphesi olduğunda testin geciktirilmemesi
Kadın doğum uzmanları, “kilo vermek için başlanmış bir ilacın, istemeden de olsa gebelik planlarını etkilememesi gerektiğini” vurguluyor ve özellikle genç yaşta, doğurganlık dönemindeki kadınlarda koruma seçeneklerinin “kişiye özel” değerlendirilmesini istiyor.
Hekimlerin ortak çağrısı: Kendi kendine ilaç başlama, yan etkileri hafife alma
Uzmanlar, GLP-1 ilaçlarının bugün birçok ülkede sosyal medyada, ünlülerin paylaşımlarında ve influencer içeriklerinde sık sık gündeme geldiğini, bunun da “herkese uygun mucize zayıflama çözümü” algısını beslediğini söylüyor. Pek çok ülkede bu ilaçlara erişim için reçete zorunluluğu bulunsa da, internetten temin etme girişimleri ve kontrolsüz kullanım girişimleri de bildiriliyor.
Endokrinoloji, psikiyatri ve kadın doğum alanlarından hekimlerin ortak uyarısı, bu ilaçların mutlaka doktor gözetiminde, hastanın tüm tıbbi geçmişi ve kullandığı diğer ilaçlar göz önünde bulundurularak planlanması yönünde. Özellikle diyabet, kalp hastalığı, böbrek sorunları, yeme bozukluğu, depresyon veya anksiyete geçmişi bulunan kişilerde, “birkaç kilo vermek” amacıyla kendi kendine GLP-1 kullanımı, riskleri daha da artırabiliyor.
Psikiyatrik belirtilerde “geçer” diyerek beklemek yerine zamanında müdahale edilmesi, doğum kontrolüyle ilgili şüphelerde de kadın doğum uzmanına başvurulması öneriliyor. Doktorların altını çizdiği temel mesaj ise şöyle özetleniyor: Kilo vermek önemli olabilir, ama bunun bedeli ruh sağlığını ya da istenmeyen bir gebelik riskini göze almak olmamalı.