sondakika
icon_weather Berlin 29°C
icon_weather Istanbul 33°C
icon_weather London 25°C
icon_weather New York 28°C
icon_weather Tokyo 30°C
×



Yapay zeka birkaç kişiyi çok daha zengin, çoğu insanı daha yoksul hale getirecek

Yapay zeka birkaç kişiyi çok daha zengin, çoğu insanı daha yoksul hale getirecek

Yapay zekanın öncülerinden, Nobel Fizik Ödüllü bilgisayar bilimcisi Geoffrey Hinton ile Toronto’daki şık Richmond Station restoranında buluşacağız. 10 dakika erken gelsem de Hinton benden önce davranmış. Burayı seçmesinin sebebi daha önce Kanada Başbakanı Justin Trudeau ile de aynı mekanda öğle yemeği yemesiymiş.

Şimdiden müşterilerle dolup taşmış arka salona geçiyoruz. Hinton eski iş yerinden kalma eski, yeşil Google Scientist sırt çantasından bir minder çıkarıyor. Kronik sırt ağrısı olduğundan dik oturmak için başka çaresi olmadığını söylüyor.

Bana şöyle bir bakıp ne mezunu olduğumu soruyor. “Fen mezunlarına farklı anlatıyorum” diyor. Ben sayısalcı değilim. Benden önceki konuğu Trudeau en azından “kalkülüs biliyordu”.

Yapay zekanın babası son zamanlarda daha da göz önünde. Toronto Üniversitesi’nde geçirdiği 20 yılı aşkın süreyi de kapsayan kariyerinin ardından en büyük eseri hayatımızın her alanına sızmaya başladı. Yapay zeka zengin teknoloji şirketlerinin tüketicilere ve işletmelere ulaşma hevesinin etkisiyle akademiden çıkıp ana akım olmaya doğru gidiyor.

Hinton 1980’lerin ortalarında yaptığı “yapay sinir ağlarıyla makine öğrenmesini mümkün kılan çığır açıcı keşif ve icatları” sayesinde Nobel Ödülü’ne layık görüldü. İnsan beyninin çalışma şeklini model alan yaklaşımıyla bugün kullandığımız yapay zeka sistemlerine zemin oluşturdu. Ancak ChatGPT’nin ortaya çıkışı ve devamındaki yapay zeka fırtınası üzerine hız kesen Hinton bu yeni teknolojiye ivme kazandırmak yerine risklerine dair uyarılarda bulunmaya yöneldi.

İki saatlik öğle yemeğimizde nükleer tehditlerden kendisinin yapay zeka kullanım alışkanlıklarına ve sohbet robotlarının onun hayatına etkisine kadar birçok konuya değindik. Hinton bir yandan “Yakın gelecekte sıradan bir insan, yapay zekayla biyolojik silah üretebilecek. Bu korkunç bir şey. Sokaktaki ortalama bir insanın nükleer bomba yapabileceğini hayat et” diyor. Diğer yandan ise aynı teknolojiyi kendisi kullanırken “son derece yararlı” bulduğunu söylüyor.

"Hesabı FT ödediğinden..."

Garson, araya girdiği için özür dileyerek siparişleri alıyor. Hinton “hesabı Financial Times ödediği için” şarap yerine maden suyu isteyip fiks menü öneriyor. Ben gazpaço çorbasıyla somon isteyince o da aynı siparişi verdi ama gülerek “Ben olsam başka bir şey söylerdim” demekten de geri durmuyor.

Hâlâ sektörün içinde bile yapay zekanın sofistike bir araç olmaktan öteye gidemeyeceğini düşünenler var.

Eski çalışma arkadaşı ve birlikte Turing Ödülü’nü kazandığı, şu an Meta’nın yapay zeka bilim departmanının başında bulunan Yann LeCun da onlardan biri. LeCun’a göre ChatGPT gibi ürünlerin temelini oluşturan büyük dil modellerinin kabiliyetleri sınırlı ve fiziksel dünyayla anlamlı bir şekilde etkileşime giremiyorlar. Şüpheciler bu jenerasyon yapay zekanın insan zekasına sahip olamayacağına inanıyor.

Hinton “Kendi zihinlerimiz hakkındaki bilgimiz çok sınırlı olsa da yapay zeka sistemlerini biz yaratıyor, biz inşa ediyoruz. Bu sistemlerdeki her nöronun ne yaptığını bildiğimiz için insan beynine kıyasla onları çok daha iyi anlıyoruz” diyor. Gerçi bilinmezlerin çok fazla olduğunu kabul ediyor. Sohbet boyunca bazı şeyleri söylemeden önce uzun uzun düşünmekten ve sonunda “Bilmiyorum” veya “Hiçbir fikrim yok” demekten çekinmiyor.

Eğitimci ailenin sosyalist oğlu

Geoffrey Hinton 1947 Wimbledon’da böcekbilimci bir baba ile öğretmen bir annenin oğlu olarak dünyaya geldi. Cambridge’deki King’s College’da farklı dallar arasında gidip geldikten sonra lisansta deneysel psikoloji okumaya karar verdi. 1970’lerin başında ise bilgisayar bilimine yönelerek sinir ağları üzerine çalışmaya başladı. O dönemde bu çalışmalar bilgisayar bilimi camiası tarafından göz ardı ediliyor ve pek önemsenmiyordu. Ama 2010’larda Silikon Vadisi’nin de aynı tekniği benimseyip atılıma girişmesiyle işler değişti.

Hinton ile bugün onun çalışmalarından yararlananlar arasındaki çarpıcı zıtlık hemen fark ediliyor. Hinton kendini akademik hayata vermişken Sam Altman sırf start-up’ına odaklanmak için Stanford’ı bırakmıştı. Hinton ancak hayatının sonlarına doğru takdir gören bir sosyalist. 23 yaşında milyarder olan Mark Zuckerberg’e kimsenin sosyalist diyeceğini sanmıyorum.

Çorbalarımızı yudumlarken etraf gürültülü. Ama Hinton insanlığın geleceğini son derece yumuşak bir sesle anlatıyor. Yapay zekayı kişisel asistan olarak gören “hırslı ve rekabetçi erkekler” tarafından geliştirilen modern yapay zeka sistemlerinin getirdiği risklerin nasıl aşılabileceği konusunda tutkulu bir konuşma yapıyor. Yapay zekanın asistan olmasını masumane buluyor olabilirsiniz. Hinton öyle düşünmüyor.

“Asistan sizden çok daha akıllı olduğunda o gücü nasıl zapt edeceksiniz? Çok akıllı bir varlığın çok daha az akıllı bir varlık tarafından kontrol edildiği tek bir örnek biliyoruz. O da anne ve bebek. Bebek eğer annesini kontrol edemezse ölür” diye anlatıyor.

Hinton’a göre insanlık için “tek umut” yapay zekayı annemiz olacak şekilde düzenlemek “çünkü anneler bebeklerini çok önemser. Onların hayatına ve gelişimine göz kulak olur. Biz de böyle bir ilişki hedeflemeliyiz.”