sondakika
icon_weather Berlin 29°C
icon_weather Istanbul 33°C
icon_weather London 25°C
icon_weather New York 28°C
icon_weather Tokyo 30°C
×



Pelosi ailesinin servet dosyası: Güç, kazanç ve tartışma

Pelosi ailesinin servet dosyası:   Güç, kazanç ve tartışma

ABD Temsilciler Meclisi’nin eski başkanı Nancy Pelosi, yıllar boyunca yalnızca siyasi etkisiyle değil, aynı zamanda eşi Paul Pelosi’nin yönettiği yatırımlar sayesinde elde edilen servetiyle de gündemde kaldı. Çiftin 1987’de yaklaşık 700 bin dolar değerinde olan yatırım portföyü, bugün 133 milyon doları aşmış durumda. Bu olağanüstü artış, Washington’da “siyaset ve servet” ilişkisinin ne kadar iç içe geçtiğini tartışmaya açtı.

Pelosi ailesi 1980’lerin sonunda mütevazı sayılabilecek bir birikime sahipti. O dönem yaklaşık 3 milyon dolar olarak bildirilen toplam varlıkları, günümüzde 280 milyon doların üzerine çıktı. Bu süreçte, hisse senedi yatırımları kilit rol oynadı. Ortalama bir yatırımcı aynı dönemde servetini 20-25 kat artırabilirken, Pelosi ailesi bu oranı neredeyse 170 katına çıkardı.

Nancy Pelosi defalarca borsayla ilgilenmediğini, yatırım kararlarının eşi tarafından alındığını dile getirdi. Ancak Paul Pelosi’nin finans çevrelerinde uzun süredir etkin bir yatırımcı olması, bu kazancın yalnızca “şans”la açıklanamayacağı yönünde yorumlara neden oldu.

Güç ve avantajın kesişimi

Pelosi’nin yıllarca Kongre’nin en yüksek makamlarından birinde bulunması, ister istemez kamuoyunda şu soruyu gündeme getirdi: “Bu kadar büyük bir finansal başarı, yalnızca yatırım yeteneğiyle mi açıklanabilir?”

Pelosi’nin görev süresi boyunca teknoloji, savunma ve enerji alanlarında çıkarılan yasalar, aile portföyündeki şirketlerle zaman zaman örtüştü. Her ne kadar doğrudan bir yasa dışı bilgi akışından bahsedilmese de, politik nüfuzun piyasa sezgisine dönüşmesi olasılığı kamuoyunda yankı buldu.

Basit bir ifadeyle, 1987’de yatırım yapılan her 1 dolar bugün yaklaşık 170 dolar değerinde. Aynı dönemde Dow Jones endeksi yalnızca 23 kat arttı. Bu fark, yatırımcı çevrelerinde dahi hayret uyandıracak düzeyde.

Etik sınırlar ve kamu güveni

Kongre üyeleri ve eşlerinin bireysel hisse alım satımı yapması ABD’de uzun süredir tartışılan bir konu. Eleştirmenlere göre bu durum, kamusal görev ile kişisel çıkar arasındaki çizgiyi bulanıklaştırıyor. Bazı yasa tasarıları, bu tür işlemleri tamamen yasaklamayı hedefliyor. İlginç bir ironiyle, bu tasarıların bazıları kamuoyunda “Pelosi yasası” olarak anılıyor.

Pelosi ailesinin yatırım başarısı, kimilerine göre güçlü bir stratejinin ürünü; kimilerine göreyse sistemin adaletsiz yanını gözler önüne seren bir örnek.

Nancy Pelosi siyaseti bırakmaya hazırlanırken, ardında iki yönlü bir miras bırakıyor: biri, kadın liderliği açısından tarih yazan bir politik kariyer; diğeri ise siyaset ve finans arasındaki hassas sınırın yeniden tanımlanmasını gerektiren bir servet öyküsü.

Asıl mesele artık şu soruda düğümleniyor: Kamu hizmeti ile kişisel kazanç arasındaki çizgi nerede bitiyor?