sondakika
icon_weather Berlin 29°C
icon_weather Istanbul 33°C
icon_weather London 25°C
icon_weather New York 28°C
icon_weather Tokyo 30°C
×



Evrenin genişlemesine dair yeni teori: "Büyük çöküş"e yol alıyor olabiliriz

Evrenin genişlemesine dair yeni teori: "Büyük çöküş"e yol alıyor olabiliriz

On yıllardır gökbilimciler, evrenin giderek artan bir hızla genişlediğine inanıyorlardı. Bu hızlanma, modern kozmolojinin temel dayanaklarından biri haline gelmişti ve galaksileri birbirinden giderek daha hızlı uzaklaştıran gizemli bir güç olan “karanlık enerji” ile açıklanıyordu. Ancak yeni bir araştırma bu tabloyu sorguluyor. Çalışmaya göre, evrenin genişlemesi aslında hızlanmıyor, aksine yavaşlıyor olabilir. Eğer bu bulgular doğrulanırsa, bu durum evrenin genişlemesinin bir gün duracağı ve tersine dönerek “büyük çöküş” (big crunch) adı verilen bir sonla sonuçlanabileceği anlamına gelebilir.

Times'ta yer alan habere göre, Güney Kore’deki Yonsei Üniversitesi’nde gerçekleştirilen araştırma, kozmik ölçüm noktaları olarak kullanılan “Tip Ia süpernovalarına” yani patlayan yıldızlara odaklanıyor. Araştırmacılar bu süpernovaların, nerede gerçekleşirlerse gerçekleşsinler aynı parlaklık seviyesine ulaştıkları varsayımını sorgulayarak başladı. 1990’larda gözlemlenen uzak süpernovalar beklenenden çok daha sönük çıkınca, evrenin genişlemesinin hızlandığı sonucuna varılmıştı. Güney Kore’deki Yonsei Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi ise basit bir soru sordu:

“Ya bazı süpernovalar doğası gereği diğerlerinden daha sönükse?”

Araştırmacılar, genç galaksilerdeki süpernovaların, yaşlı galaksilerdekilere göre biraz daha sönük olduğunu öne sürüyor. Bunun nedeni, genç galaksilerin ışığı daha fazla dağıtan toz içermesi olabilir. Bu fark önem taşıyor, çünkü çok uzak galaksilere bakmak, aynı zamanda geçmişe bakmak anlamına geliyor. Bu ışıklar bize ulaşana kadar milyarlarca yıl geçiyor. Dolayısıyla, uzak ve genç galaksilerdeki süpernovalar en baştan daha sönük olabilir; bu da onların gerçekten daha uzak oldukları anlamına gelmeyebilir.

Ekip bu “yaş etkisi” için düzeltme yaptığında, süpernova verileri bambaşka bir tablo çizdi. Düzeltilmiş sonuçlar, hızlanan bir evren yerine, kozmik genişlemenin tamamen bağımsız bir ölçüm yöntemi olan “barion akustik salınımları” (BAO) verileriyle uyumlu çıktı. BAO, Büyük Patlama’nın hemen sonrasında galaksi dağılımında oluşan dev, soluk dalgalanmalar olarak biliniyor ve bu, evrenin genişlemesinin sandığımız kadar hızlanmadığını gösteriyor olabilir.

Bu birleşik analiz, evrenin genişlemesinin artık yavaşlama evresine girdiğini gösteriyor. Bu da, karanlık enerjinin değişmekte ve zayıflamakta olduğu anlamına geliyor. Bu sonuç, evrenin evrimini açıklayan en yaygın teori olan standart Lambda-CDM kozmolojik modeliyle çelişiyor. Söz konusu model, karanlık enerjinin sabit bir biçimde var olduğunu varsayıyor.

Bu bulgu, evrenin sonsuza dek genişlemeyeceği fikrini de gündeme getiriyor. Yani evrenin sonunda tüm maddenin birbirinden uzaklaşıp “ısı ölümü” (heat death) adı verilen bir sona ulaşacağı, böylece kimyanın, atomların ve hatta bildiğimiz anlamda zamanın bile varlığını yitireceği senaryo geçerliliğini yitirebilir.
Bunun yerine evren, belki de olağanüstü yoğun bir tekillik noktasına, yani yeni bir Büyük Patlama’nın tohumu olabilecek madde çekirdeğine doğru çökmeye başlayabilir.

Araştırmayı yöneten Seul’deki Yonsei Üniversitesi’nden Profesör Young-Wook Lee, “Eğer bu sonuçlar doğrulanırsa, bu durum 27 yıl önce karanlık enerjinin keşfinden bu yana kozmolojideki en büyük paradigma değişimini temsil eder” dedi.

Bağımsız uzmanlar ise, Monthly Notices of the Royal Astronomical Society dergisinde yayımlanan çalışmanın ciddi ve düşündürücü olduğunu ancak temkinli yaklaşılması gerektiğini belirtti.

Araştırmaya dâhil olmayan Londra Queen Mary Üniversitesi’nden kozmolog Ed Macaulay, “Bu önemli bir makale” değerlendirmesinde bulundu:

“Son birkaç yıldır yapılan diğer araştırmaların işaret ettiği yöne doğru ilerliyor. Karanlık enerjinin basit bir kozmolojik sabit olmadığını gösteren bir başka kanıt niteliğinde.”

Southampton Üniversitesi’nden Profesör Mark Sullivan ise şunları söyledi:

“Bu yeni makale, bu süpernovaların parlaklığının patlayan yıldızın yaşına bağlı olduğunu öne sürüyor. Erken evrende yalnızca genç yıldızlar bulunduğu için, uzak (ve dolayısıyla geçmişteki) süpernovaların yakınlardakilerden sistematik olarak farklı olması mümkün.”

Ancak Sullivan, bu etkinin önceki çalışmalarda da dikkate alındığını vurgulayarak araştırmanın dikkat çekici özelliğinin "düzeltmenin boyutu" olduğunu ifade etti:

“Ben bu konuda oldukça temkinliyim, hatta şüpheciyim. Bu, kozmolojik düzeltme için uygun bir yöntem olmayabilir.”