sondakika
icon_weather Berlin 29°C
icon_weather Istanbul 33°C
icon_weather London 25°C
icon_weather New York 28°C
icon_weather Tokyo 30°C
×



AP Raportörü Amor: demokrasi geriledi

AP Raportörü Amor: demokrasi  geriledi

Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor, Türkiye’de demokrasinin son bir yılda daha da gerilediğini, üst mahkeme kararlarının uygulanmamasının “hukukun üstünlüğü” iddiasını hükümsüz kıldığını söyledi. Üyelik sürecinin “şimdiye kadarki en donmuş” aşamada olduğunu, ilişkilerin pratikte stratejik ortaklığa indirgenmiş göründüğünü belirtti.

Amor’a göre Türkiye’de demokratik standartlar, son Komisyon ve Parlamento raporlarından bu yana daha da kötüleşti. Muhalefet belediyelerine yönelik idari‑adli baskılar, gazetecilere açılan soruşturmalar ve tutuklamalar ile iş dünyasına yönelik baskılar, siyasal alanı daraltan başlıca unsurlar olarak sıralanıyor. Amor, “geçen yıl ‘durum kötüleşiyor’ demiştik; maalesef haklı çıktık” değerlendirmesini yineliyor.

Yargı bağımsızlığı ve Anayasa Mahkemesi kararları

Raportör, yargı bağımsızlığının “ciddi biçimde zayıflatıldığını” ve üst mahkeme kararlarının alt mahkemelerce uygulanmamasının sistematikleştiğini vurguluyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulmamasının, içeride Anayasa Mahkemesi kararlarının da görmezden gelinmesine zemin hazırladığını, disiplin mekanizmalarının işletilmemesi nedeniyle “Anayasa Mahkemesi’nin otoritesinin fiilen eridiğini” savunuyor. Bu koşullarda Türkiye’nin bir “hukuk devleti” olarak nitelendirilemeyeceğini belirtiyor.

Üyelik süreci donmuş durumda

Amor, “artık üyelik sürecinden bahsetmek imkânsız hale geldi, hatta şimdiye kadarki en donmuş hali” ifadesini kullanıyor. Türkiye, ticaret, güvenlik ve göç gibi alanlarda “önemli bir ortak” olarak görülse de, bu tanımın pratikte “aday ülke” statüsünden uzaklaşmaya işaret ettiğinin altını çiziyor. “Ne kadar ‘önemli ortak’ denirse, o kadar az ‘aday ülke’ oluyorsunuz” sözleri, dosyanın siyasi atmosferini özetliyor.

Hükümetin tepkisi ve Amor’un yanıtı

Dışişleri Bakanlığı’nın Komisyon raporu için kullandığı “taraflı ve temelsiz” nitelemesine karşı Amor, bunun “alışılagelmiş” bir refleks olduğunu belirtiyor. Avrupa kurumlarının, Avrupa Konseyi’nin, uluslararası örgütlerin ve sivil toplumun geniş kesimlerinin Türkiye’deki demokratik gerileme tablosu konusunda “aynı fotoğrafı gördüğünü” dile getiriyor.

“Güvenlik” ile “üyelik” birbirine karıştırılmamalı

Raportör, gümrük birliğinin güncellenmesi, vize serbestisi adımları ve göç yönetimi gibi başlıklarda iş birliğinin mümkün olduğunu, hatta sürdürülmesi gerektiğini vurguluyor. Ancak bunların bir “komşuluk ve ortaklık” çerçevesi olduğunu, üyelik sürecinin ise bağımsız yargı, ifade özgürlüğü ve temel haklar gibi asgari demokratik kriterlerle ilgili bulunduğunu hatırlatıyor.

Medya, ifade özgürlüğü ve örnek dosyalar

Amor, medya kuruluşlarının kayyum uygulamaları ve lisans baskılarıyla karşı karşıya kaldığını, gazetecilere yönelik soruşturmaların sürdüğünü ve bunun “Rusya tarzı bir model”e benzediğini söylüyor. Üst düzey siyasal davalar ile muhalefet aktörlerine yönelik yargı süreçlerinin, demokratik rekabeti bozan başlıca alanlar olduğu vurgulanıyor.

Komisyon metninde, makro‑finansal çerçevede atılan adımlara dönük temkinli bir olumlu notun bulunduğu, ancak siyasi ve hukuki alandaki gerilemenin üyelik dosyasını belirleyici biçimde baskıladığı belirtiliyor. Bu ikili denge, kısa vadede “ortaklık dosyaları”nın (gümrük birliği, vize, göç) teknik düzeyde ilerleyebileceğini, ama siyasi fasıl ve kriterlerde ilerlemenin mümkün görünmediğini gösteriyor.